Vakfıkebir

Vakfıkebir
Vakfıkebir, 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet’in fethi ile beraber Osmanlı İmparatorluğu’nun hâkimiyetine girmiştir.1874 yılında Trabzon iline bağlı bir ilçe olmuştur.
Vakfıkebir’in ilk adı Fol ‘dur. Bu ismi ilçenin 45 km. güneyinden doğan ve ilçe merkezinde denize dökülen aynı isimli dereden almıştır.
Vakfıkebir’in ikinci adı Büyük Liman’dır. Vakfıkebir’in doğusunda yer alan Fener (Yeros) Burnu ile batısındaki Zeytin (Yobol) Burnu arasında kalan kısım karayele kısmen kapalı doğal bir limandır. Vakfıkebir bu doğal limanın merkezinde yer almaktadır. Bu nedenle Vakfıkebir uzun yıllar Büyükliman adıyla anılmıştır.
Vakfıkebir’in merkezi, Karadeniz Bölgesi’nin Doğu Karadeniz Bölümü’nün Trabzon İlinin 45 km. batısında olup, 8 km. doğusunda Çarşıbaşı, 5 km. batısında Beşikdüzü, 22 km. güneyinde Tonya ilçeleri bulunmakta ve Kuzeyinde ise Karadeniz ile çevrilmektedir. Samsun-Trabzon-Rize devlet kara yolu ilçe merkezinden geçer. Deniz yoluyla ülkenin her tarafına ulaşmak mümkündür. İlçede büyük tonajlı gemilerin yanaşmasına elverişli liman inşaatı bitirilmiş, ihtiyaca cevap vermektedir.
İlçenin Karadağ yaylası en önemli yaylasıdır. Yaylacılık turizmi diğer ilçelerde olduğu gibi Vakfıkebir’ de de son yıllarda önem kazanmıştır. “Vakfıkebir Tereyağı” ve “Taş Fırın Ekmeği” ile ünlenmiş bulunmaktadır. Her yıl “Ekmek Festivali” yapılmaya başlanmıştır
Vakfıkebir ilçesi Doğu Karadeniz bölgesini ülkenin diğer bölümlerine bağlayan ana karayolu üzerinde İlçenin önemli iki geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır.
Arazi kıtlığı ve bitki örtüsünün yetersizliği hayvan beslemek için arazinin geniş ve bitkinin bol olduğu yaylalara çıkmayı gerekli kılmaktadır. İlçemizi de kapsayan Doğu Karadeniz Dağları hayvancılık için aranan şartları taşımaktadır.
Yöre halkı 600 yıldır ilkbaharla birlikte hayvanlarını ve göçlerini alarak yaylalara çıkmakta, hayvanlarını beslemekte, elde ettikleri yağ, peynir gibi hayvansal ürünler ile kışlık hayvan yemi olarak kullanacakları otları alarak geri dönmektedirler.
Yaylaların paylaşımı zaman içerisinde anlaşmazlık sebebi olduğu için geçmişte her köye bir yayla ya da bir yaylada bir oba (yaylayı oluşturan arazi parçalarından her biri) tahsis edilmiştir. Geçmişi padişah fermanlarına kadar dayanan bu tahsisler bugün de yazılı hiçbir yasal dayanak olmamasına rağmen geleneksel olarak varlığını sürdürmektedir.